07 Nisan 2015 tarihinde iş dünyasını, özellikle çalışan hayatını yakından ilgilendiren 6337 sayılı torba kanun yasalaştı.
Çalışanlara verilecek olan, çeyiz yardımı, ev yardımı ve çocuk yardımı detayları resmi gazetede yayınlandı.
Bu haberi ve detayları okuduğumda danışmanlığını yaptığımız kurumlarda görev alan 15 farklı kişiye gönderdim, kişilerin tamamı bilgilendirme mailime geri dönüş yaparak teşekkürlerini iletti…
Ayni yazıyı bilgilendirme karşılığında bir bedel almadığım ve bilgi paylaşma zorunluluğum bulunmayan, büyük çoğunluğu genç İK cılar dan oluşan 38 kişiyle daha paylaştım..
Konuyu bilen veya takip eden belirli sayıda kişiler de olduğunu öngörüp onları dışarıda tutarsak, mail gönderilen ikinci gruptan hiç kimse, nezaketen de olsa bilgilendirme için teşekkür etmedi.. Konuyla ilgili herhangi bir yorum dahi yapmadı…
Bir arkadaşımla birlikte yağmurlu bir günde, ana cadde üzerinde bulunan ve otoparkı olmayan bir cafeye gittik. Aracı valeye verdik, çıkışta kapı önünde bir süre bekledikten sonra aracımız geldi, aracı kullanacak olan arkadaşım aracına binip kapıyı kapattı, neden valeye teşekkür etmedin diye sorduğumda boş ver konuşmayacaksın bunlarla dedi..
İnsanlar bedel ödemedikleri şeylerle fazla ilgilenmiyorlar.
İnsanlar herhangi bir konuda olumlu davranış ile karşılaştıklarında seçilmiş olduklarının farkına varmıyorlar.
İnsanlar değerli olduklarını görmeyi, hissetmeyi ve bundan mutluluk duymayı ıskalıyorlar, sonra da mutlu olmak istiyorum ama “çok yoğunum” haykırışlarıyla ellerindeki işleri bitirmeye odaklanıp didinip duruyorlar. Fakat olumsuz bir durumla karşılaştıklarında işi gücü bırakıp “neden ben?” sorusunu kendilerine hemen sorabiliyorlar.
İnsan başkalarının kendisi için olumlu şey yapmasını normal ve olağan karşılıyor, “tabi yapacak, ne olmuş yaptıysa” diyor, zaten yapılana pek dikkatte etmiyor… Çünkü algıları sadece olumsuz şeylere odaklanmış. Sadece olumsuzu arıyor…
İnsan kızmak ve öfkelenmek için olumsuzluk bekliyor, olumsuzluk yoksa bu sefer senaryolar kuruyor, üretiyor, tasarlıyor..
Kendinden üstün gördükleriyle iletişim kurmaktan kaçınırken, diş geçirecekleri birilerine saldırmak isteyerek Freud’u haklı çıkarıyor…
İnsan sakinleşmiyor dinginleşmiyor, teşekkür etmek yerine hep birilerine haddini bildirmek için yaşamayı tercih ediyor…
Benim için yaptığını gördüm, iyi ki varsın diyebilmek yerine, ben zaten biliyorum, onu da biliyorum, diğerini zaten biliyorum, ben her şeyi biliyorum diyor.
İş yoğunluğumuz bilgimizden daha az olsa, bilsek ama hep te öğrensek keşke
Bizim için bir şey yapıldığında teşekkür etmeyi kendimize öğretsek keşke
İyi ki varsın diyeceğimiz insanları hayatımıza sokabilsek ve onların varlığına ve yüzlerine teşekkür edebilsek keşke..
Uzm. Klinik Psikolog Erkan ÇİFTE