Gündelik yaşamlarında istekleri ve gelecekleri ile ilgili hayal kurmayan ve öngörüde bulunmayanlar durgunluklarını eyleme dönüştüremezler. Bu kişiler için psikolojik rahatsızlıklar kaçınılmazdır. Bu rahatsızlıklar kaynağını düşüncelerin tutuk olmasından ve eyleme geçiş konusunda yaşanan engellerden alır.
Neden gündelik yaşamlarımızda aynı ilişkilere, aynı işleri yapmaya devam eder dururuz.
Einstein “Aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar bekleyenler sadece deliler ve ölülerdir” der.
Günümüzde birbirini tekrarlayan yaşantıların psikolojik karşılığı, kişilerde can sıkıntısı, huzursuzluk, bıkkınlık, anlamsızlık, boşluk, yalnızlık gibi duygular şeklinde ortaya çıkar.
Bu duyguları bastırmak veya uzaklaşmak için insanların bazen geçici bir çözüm aracı olarak cinselliğe (aşırı cinsellik), bazen alkole, bazen ise maddelere yönelmesi söz konusu olabilir. Bunların dışında yine kişilerin ikili ilişkilere yönelmeleri, sahip olma ya da cinsellik duygularıyla bu boşluklarını doldurma çabaları söz konusu olabilir.
Kişilerin bu süreçte ilişkilerinden beklentileri ise kendi dolduramadıkları boşluklarını partnerlerinden umut etmeleri sonucu hayal kırıklığına dönüşebilir. Doğal olarak bu süreçte birlikte olduğu kişiyi suçlama, ona karşı öfke yaşama hatta bunalıma girme de kaçınılmaz olabilir.
Kişiler arası ilişkilerde ya da eşler arasında derin ve sarsıcı izler bırakabilen bu tür çatışmalar sonrası bireyin farkında olmadan psikolojisi bozulabilir. Bu süreçte kişinin ruh sağlığını “koruyucu davranışlara” sımsıkı bağlanması gereklidir.
Ruh sağlığını koruyucu davranışların başında duygularının farkında olmak gelir. Kendi duygularımızı kontrol etmeyi başaramazsak kişiliğimizi koruyamayız bu da yaşamın bizlere sunacağı sonsuz olasılıklarla karşılaşmamızın önüne geçer.
Tek başına duygularını koruyamadığını düşünenler mutlaka bir uzmandan (koç, psikolog vb.) koruyucu desteğin nasıl olacağını öğrenmelidir.
Duygularınızın farkında olup kendinizi koruyabilmeniz dileği ile
Uzm. Klinik Psikolog Erkan ÇİFTE