148.847.000 km2 si (%29,2) kara parçası, 361.220.420 km2 si su (%70,8) toplam 510.067.420 km2 olan dünyamızda nerede ve nasıl yaşıyoruz?
Günde ortalama 8 saatini uykuya ayırdığımız 24 saatin, kalan 16 saatini nasıl geçiriyoruz.
Kendini tekrarlayan kilometreler günler ve saatler içerisinde kaybolup gidiyor muyuz?
İki günümüzün birbirinden farklı olması için çaba içersinde olmaya mecalimiz var mı?
Olumsuzlukları görüp sadece konuşmayı seçen bireylerin arttığı ülkemizde Tembelliğimi seçiyoruz Çalışkanlığımı mı?
Farkında olmaya buradan başlasak..
Sabah uyandıklarından itibaren her gün büyük bir telaş içinde insanlar..
Dünya büyük büyük olmasına, ama insanlar her gün aynı yollardan geçiyor, aynı işleri yapıyor, aynı alışveriş merkezlerini dolduruyorlar.
Evlerde ve ilişkilerde aynı tartışmalar sürüyor; tv de yıllardır hiç değişmeyen benzer haberler dönüyor..yıllardır okunan hikayeler görsel dizi olarak insanlara sunuluyor.. Yurt dışında yıllar önce farklılık adına üretilmiş yarışmalar toplu satın alınıp sırayla yayınlanıyor.. medya ve toplum bize ne düşünmemiz gerektiğini, nasıl davranmamız gerektiğini öğretiyor.
İnsanlar işyerinde okulda sokakta asansörde birbirine selam vermemek için kafalarını etrafa çeviriyor, yollarını değiştiriyor bazen koşarcasına kaçıyor…
Bir taraftan bunlar süregelirken diğer taraftan firmalar; birbirlerine böcek gibi davranan, selam vermemek için maksimum çaba sarf eden çalışanlarına “iletişim” eğitimleri aldırmak için sıraya giriyor..
Aynı firma/patron gitmek istediği yeri yada hayalini çalışanının karşısına geçip açıklamaya gerek bile duymuyor ya da akıl edemiyor..
Şirketin gelmek istediği yeri;
kalite sistemi gereği yapılması gereken,
“içinde sektörün lideri olmak” ibaresi olmazsa olmaz olan,
çalışanın ezberlemesi ve sağa sola çerçeveletip asılması
gereken karmaşık kafa karıştırıcı cümleler dizisi olarak görüyor..
Herkes para kazanmak için çalışıyor..Patronun hayali ile zaten kimse ilgilenmiyor..Toplumun yada ülkenin de hayali ile kimse ilgilenmiyor..
Öğrenciler, tedavi edip insanlara yardım ettiği için değil, çok para kazandığı için doktor olmak istiyor.
Doğa kanunları işlemeye devam ediyor..elma ağaçtan yere düşüyor..büyük cisimler, küçük cisimleri çekiyor. Dünya büyük olduğu için Ay’ı çekiyor. Güneş büyük olduğu için tüm gezegenleri çekiyor. Yukarıda tasvir edilen küme çok büyük olduğu için farklı bir şey üretmeyi farklı düşünmeyi tercih edenleri kendine çekiyor.
Kitap okumayan anne-babalar, çocuklarının çok ders çalışmasını bekliyor; günde üç saat televizyon izleyen anne-babalar, çocuklarının zamanını verimli kullanmasını bekliyor.. Çocuklar da, gençler de istenilen gibi değil, gördükleri örnekler gibi oluyor.
Büyük çoğunluk heykel mi? olmak istersin heykeltıraş mı? diye kendisine sorulduğunda; sabit durmaktansa uğraşıp bir şeyler şekillendiren ve ortaya çıkaran “heykeltıraş” olmak istiyor
ama bunu nasıl yapacağını bilmiyor..bunun için çaba sarf etmekte istemiyor..
Kafalar karışık..kilometreler günler ve zamanlar hızla tükeniyor..
İki resim arasındaki 7 farkı görür gibi sıradan olan her şeyi görüp kenara itmek, herkesin tükettiklerini tüketmeyi bırakıp, kendi yaptıklarımızı sorgulamak, boşveren bir birey olmayı bırakıp ahlaklı, öğrenmeye açık, yardım etmenin ve topluma fayda sağlamanın erdemine ulaşan- merak eden ve bütün bu seçimlerinden ve yaptıklarından dolayı yaşam keyfi olan bir anlayışı seçmek en doğrusu gibi gözüküyor..
Uzm. Klinik Psikolog Erkan ÇİFTE